Geceın geç saatinde Beylikdüzü escort kapı çalındı. Çekinerek gözetleme deliğinden baktım, alt katta oturan ailenin genç oğlu Tolga kapının önünde duruyordu. Yakışıklı yüzünü gördüğümde içim cız etti. Çok seviyordum onu… Hoş sohbeti, vedeya yüzü, candan tavırları etkiliyordu beni… Merakla kapıyı açtım, “Sonbaharel akşamlar Gonca abla, sonra rahatsız ettim ama bizimkiler yoklar, bu saate kadar gelmediler. Havadisin var mı acaba?” dedi çekingen bir tavırla. Ailesi apar topar, acilen köye gitmişti sabahtan, iki üç gün Kara Tenli Seksi Beylikdüzü Saatlik Escort İrem gelmeyeceklerdi.
Anlattım. “Sana not bırakmışlardı, görmedin herhalde…” “Görmedim Gonca abla. Rahatsız ettim, iyi akşamlar…” Gitmesini istemiyordum, korkunç canım sıkılıyordu. Atıldım, “Gel Tolga, ben de çay demlemiştim. Bir bardak çay iç, öyle git…” “Yok Beylikdüzü escort abla, rahatsız etmeyeyim, ben gideyim. Bilgisayarda işim vardı. Teşekkür ederim…” dedi, gitti. Kös kös ardından baka kaldım. Nihayetra kapıyı kapatıp içeriye salona, yalnızlığıma döndüm. Gayesızca odalarda gezindim. Ruhum sıkılıyor, duvarlar üstüme üstüme geliyorlardı sanki… Soyundum, kendimi yatağa attım. Her zaman yaptığım şeyi yapmaya, fantaziler kurarak kendimi okşamaya başladım.
Gözlerim kapalı, bir elim külodumun içinde, diğer elim göğsümde, meme ucumu vedeya ovalarken hayaller kurdum. Bu akşam hayal kurmak da kolaydı… Fantazilerimin her zamanki sonra kahramanı Tolga az önce kapımdaydı. Onun gitmediğini, içeriye girdiğini, öpüştüğümüzü, seviştiğimizi hayal ettim. Tolga bana sarılırken, ben de kollarımı sımsıkı kendime sardım. O, Beylikdüzü escort meme uçlarımı emerken ben iki meme ucumu da dilimle sonra ıslattığım parmaklarımın arasında sıkıştırıp ovaladım. O, vedeya hayalimde genç irisi gövdesiyle bacaklarımın lakin arasına girip beni becerirken, iki elim de yada külodumun içine daldı, am dudaklarımı sıkıştırıp orta parmağımı içeriye saldım.
Kendimi okşaya okşaya, amımı parmaklayarak kıvrandım ama soğuk yatağımın içinde… İnleye inleye boşaldım. Üzerimde bir tek zevk sularımla ıslak külotla, çıplak vaziyette, soluk soluğa sırt üstü yatıp tavana bakarken “hayat mı bu?” diye düşündüm.
